Martin dün berbat bir gün geçirdi.  İspanya’ya tatil günüydü ama tamamen kabusa döndü.  Sabah saat 10’da evden çıktı ve havaalanına gitmek için bir taksiye bindi.  Evi ile havaalanı yarım saatlik mesafedeydi. Martin yolda telefonundan İspanya’daki turistik mekanlara baktı. Bu gezi için çok heyecanlıydı.

Havaalanına ulaştıktan sonra bagajıyla birlikte bilet kontrolüne gitti.  Görevli pasaportunu istediğinde çantasını kontrol etti.  Pasaportu neredeydi?  Martin pasaportunun yanında olmadığını fark etti.

Aceleyle dışarı çıktı ve  Taksiye geri atladı. Şoföre onu eve götürmesini söyledi.  Sürücü hızla ilerledi ve Martin yirmi dakika içinde evine döndü.  Aceleyle eve girdi ve pasaportunu aramaya başladı.  Birkaç dakika sonra pasaportunu yatak odasındaki komodinin üzerinde buldu ve tekrar evden çıktı.  Ama taksi orada değildi!  Martin öfkeyle bir aşağı bir yukarı dolaştı.  “İnanmıyorum. Taksi gitti!” diye bağırdı.  Caddede koştu ve başka bir taksi aradı.  Birkaç dakika sonra başka bir taksi buldu ve şoföre kendisini mümkün olan en kısa sürede havaalanına götürmesini söyledi.  Yoldaki trafik çok kötüydü ve ne yazık ki Martin’in taksisi havalimanına geç geldi.  Uçağı 11.30’da İspanya’ya gitti ve Martin uçağı kaçırdı.  Çok üzgündü, havayolu şirketiyle  konuşmaya gitti.  Akşam uçağında ona yer ayırmaya söz verdiler. Martin beklemek için başka bir taksiyle evine gitti.